Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
Speaking | ||||
Speaking | ne yazık | what a bummer expr. | ||
What a bummer. Ne yazık. More Sentences |
||||
Speaking | ne yazık | it's a pity expr. | ||
It's a pity we're not all as reliable as Tom. Ne yazık ki hepimiz Tom kadar güvenilir değiliz. More Sentences |
||||
Colloquial | ||||
Colloquial | ne yazık | that's a pity expr. | ||
Colloquial | ne yazık | too bad exclam. | ||
Speaking | ||||
Speaking | ne yazık | what a pity expr. | ||
Speaking | ne yazık | what a shame expr. | ||
Speaking | ne yazık | that's a shame expr. | ||
Speaking | ne yazık | it is a pity expr. | ||
Speaking | ne yazık | what a pity expr. |
Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | ne yazık ki | unfortunately adv. | ||
Unfortunately, I don't have the time to give a speech. Ne yazık ki konuşma yapacak zamanım yok. More Sentences |
||||
General | ne yazık ki | regrettably adv. | ||
That said, regrettably the report contains errors of fact. Bununla birlikte, ne yazık ki rapor gerçeklere ilişkin hatalar içermektedir. More Sentences |
||||
General | ne yazık ki | woefully adv. | ||
Let us be honest, Europe's armed forces have a woefully depleted capability. Dürüst olalım, Avrupa'nın silahlı kuvvetleri ne yazık ki tükenmiş bir kapasiteye sahip. More Sentences |
||||
General | ne yazık ki | sadly adv. | ||
Sadly, we now have to begin yet again to dismantle prejudices against people seeking asylum. Ne yazık ki şimdi sığınma talebinde bulunan insanlara karşı ön yargıları yıkmaya yeniden başlamak zorundayız. More Sentences |
||||
Colloquial | ||||
Colloquial | ne yazık ki | to our regret expr. | ||
To our regret, we were obliged to call off the game, which we had been looking forward to. Ne yazık ki oyunu iptal etmek zorunda bırakıldık, ki bunu dört gözle bekliyorduk. More Sentences |
||||
Speaking | ||||
Speaking | ne yazık! | what a shame! expr. | ||
What a shame that Andrea left this early. Andrea'nın bu kadar erken gitmesi ne yazık. More Sentences |
||||
Speaking | ne yazık! | what a pity! expr. | ||
What a pity so few Members were here, but perhaps more will turn up in the Chamber when word gets around. Ne yazık ki bu kadar az Üye buradaydı, ama belki de haber yayıldığında daha fazlası Meclise gelecektir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | ne yazık ki | more's the pity adv. | ||
General | ne yazık ki | unhappily adv. | ||
General | ne yazık ki | pitiably adv. | ||
General | ne yazık! | too bad! interj. | ||
Phrases | ||||
Phrases | ama ne yazık ki | but sadly expr. | ||
Phrases | ne yazık ki | I'm afraid expr. | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | ne yazık ki | worse luck expr. | ||
Colloquial | ne yazık ki | afraid so expr. | ||
Colloquial | ne yazık ki | afraid so expr. | ||
Colloquial | ne yazık ki | lord love you [old-fashioned] [us] expr. | ||
Colloquial | ne yazık/tüh (anlamında trombon sesini taklit ederek yapılan ve hayal kırıklığı belirten bir ifade) | womp womp expr. | ||
Colloquial | aman ne yazık | too bad, so sad exclam. | ||
Slang | ||||
Slang | aman ne yazık | tfb (too fucking bad) exclam. |